bugün
yenile
    /
    1. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bu çocuk çok büyük bi futbolcu olmazsa hiç kimseden bi şey olmaz bu ülkede
    2. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      büyük yetenek
    3. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      çok büyük topçu olacak çook
    4. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      İlk golünü bize atmıştır süperligte.bu durum nedense üzmüyor nedense.
    5. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      keşke ingiltere'de dünyaya gelmiş olsaydı. çok rahat bi michael owen olurdu.
    6. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      sen büyük topçu olmazsan kesilir bu bilekler o kadar iddalıyım
    7. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      chelsea fc teklif yapmaya geliyor.transfer olursa bi iki sene vitesse de oynatılacak.
      0akli varsa gitsin. - cool gitarist 17.05.2015 13:41:51 |#3349217
      0gider bu çocuk akıllı.bursa altyapısı güzel ama vitesse'de daha çok şans bulur kesinlikle. - big spain 17.05.2015 13:52:13 |#3229504
    8. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      geleceğin burak yılmaz'ı. eğer chelsea'ye giderse futbol kariyeri biter, yazık eder kendisine gitmesin. daha çok erken.
      0vitesse'de oynayacak zaten en az bi sene bence gitmeli. - big spain 17.05.2015 13:52:57 |#2435074
      0yok daha çok erken. 2 sene daha bursaspor formasını terletsin. yazık eder kendisine - panenkakullananat 17.05.2015 13:53:48 |#2434938
      0bu çocuk kendini dağıtmaz öyle bi yapısı yok o yüzden gitmesi daha hayırlı bence. - big spain 17.05.2015 14:07:54 |#2435075
    9. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      cavaniye çok benziyo tarzı
    10. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      m. city haberi çıktı. inşallah gerçektir yürü be!!
    11. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      18 yaşında m.city'e transfer oluyor. herkes 18 yaşında ygs-lys'ye hazırlanıyor. (bkz: adaletini sikeyim dünya)
    12. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      çok yanlış takıma gidiyor.inşallah bi iki sene kiralık oynar bi yerlerde.
    13. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      city bunu büyük ihtimalle bir hollanda-belçika-fransa takımına kiralar.çünkü bunu çok yapıyor.ve iyi bir takıma giderse ordan önü çok açılır
    14. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ilk golünü bize atmıştı genç yetenek. iyi yerlere gelir umarım.
    15. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bursaspor açıkladı m. city ile prensip anlaşmasına varılmış
    16. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Kaçsın kurtarsın kendini yolu bahtı açık olur insallah
      0ya o nasil nickaahshhshs - teyez1315 25.06.2015 20:47:30 |#2441798
      0kendisi bleach isimli bi animenin efsane karakterlerindendir the sixth espada😊😊💪💪💪 - grimmjowjaggerjack 26.06.2015 04:17:24 |#2441966
    17. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      beyler dipnot city batuhanıda istemişti
    18. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      inşallah başarılı olur premier lig'de. ve tüm futbol hayatı kalburüstü takımlarda geçer. güzel çocuk bu. bizim çocuğumuz. yolu açık olsun.
    19. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      kendisini 15 yaşından beri takip ediyorum,12-13 yaşındaki kardeşi basri de bomba topçu olacak sonra gelip elimi öpeceksiniz abi sen biliyorsun bu işleri diyerek.
      0alexferdison ben pluie diamond hatırlıyo musun csde beni sözlüğe davet etmiştin - ometosmu 10.07.2015 01:40:14 |#2444554
      0hatırladım kardeşim hoşgeldin bi ara cs yapalım :d - alexferdison 10.07.2015 17:05:15 |#2444577
    20. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      geçen senelerde tivitini görmüştüm arkadaşına beni yok yazdırma demişti nerden nereye :d
    21. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      transfermarkt'de city kadrosuna bakarken dzeko'nun altında adını görünce şuurum kaydı helal olsun.
    22. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      genç bir türk futbolcu kariyerini nasıl planlamalı bunun dersini veriyor. kimin tavsiyesini dinliyorsa helal olsun. city'nin u21 takımında oynamaktansa leblebi gibi gol atacağı bir yere gitmesi ve golün kokusunu benimsemesi çok önemli kendisi için. yolu bahtı açık olur inşallah.
      0golün kokusunu çoktan benimsedi bu çocuk be :) altyapıda attığı gollerle rekorları kırmıştır :) - sari dayi 31.07.2015 22:48:33 |#3032076
      0altyapıda gol atmakla bu iş olsaydı genk'e kiralamazlardı. avrupa liglerinde boy göstermekle türkiye'nin u21 ligi'nde gol atmak bir değildir. altyapı'da gol atarsın adını duyurursun,avrupa'da oynarsın golü öğrenirsin,şampiyonda oynarsın kupalar kazanırsın. - mcmvii 31.07.2015 23:12:47 |#2448649
    23. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      genk'e kiralanmış ya la bu çocuk. inşallah genk'te sürekli ilk 11 oynar da en kısa zamanda manchester city'de yerini alır.
    24. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      --- alıntı --- Ben 18 yaşındaki Enes… Futbolcu Mesut Ünal’ın futbolcu oğlu, annesinin en büyük evladı, babalarının izinden giden iki küçük kardeşin abisi. Sizlere elimden geldiğince Bursaspor’dan Manchester City’ye gidişimi anlatacağım. Bu yazıyı yazarken bana eşlik eden şarkılarla birlikte… İnsan, hikayeleriyle var olan, gelecek nesillerle bu hikayeleri paylaştığı sürece dünyadaki varlığını da sürdüren bir canlı. Duygularımız, yaşadıklarımız ve yaşattıklarımızla bu dünyada iz bırakmak için hayatlarımızı sürdürüyoruz. Herkesin bir hikayesi, yaşamında başkalarıyla paylaşacağı anlar var elbette. Benim futbol topunun peşindeki hikayem de aslında herkesinkine benziyor; azar azar tüm duygulardan detaylar barındırıyor içinde. Bazı zamanlar aniden bastıran özlem, özellikle ilk zamanlar ani iklim değişikliklerinden kaynaklı keyifsizlik, genellikle bulunduğum yerin mutluluğu ve hayallerimin peşinden koşabilmenin gururu… Bu yazının ilk satırlarını yazmaya dünyanın bir ucundan başlıyorum, devamında başka bir kıtada olacağım ve hayallerim var oldukça bu hikaye de böyle devam edecek. Önümde güzel bir macera var ve ben de bu maceranın peşinden koşabileceğim enerjiyi, gücü ve azmi hissediyorum. Şimdi biraz gerilere gideceğim ve hikayemin en başına, ilk gözlerimi açtığım ana kadar ineceğim. Her şeyin başladığı yer; Bursa Zübeyde Hanım Devlet Hastanesi, 1997 yılının 10 Mayıs’ı… Dünyaya gözlerimi açıyorum. Hikayemin başlangıcını tabii ki bana aktarılanlar üzerinden öğreniyorum, annemden birçok defa dinlediğim ve her zaman hoşuma giden bir olay geliyor aklıma. Sağlıklı bir doğum sonrası sağlıklı bir bebek olarak dünyaya gelmişim, tek bir sorun dışında; bacaklarım çok yamukmuş… O kadar yamukmuş ki teyzem sürekli bacaklarımı elleriyle düzeltmeye çalışıyor ve onun bu girişimi babaannem tarafından engelleniyormuş. Annem de bu yamuk bacaklara oldukça üzülmüş ve doktora dert yanmaya başlamış. Olayı annemin nezdinde unutulmaz kılan kısmı da 18 yıl önceki o muayenelerin birinde doktorun ona söylediği ve yıllar boyunca benimle defalarca paylaştığı şu cümle: “Kızım, neden üzülüyorsun? Çok iyi futbolcu olur bundan, üzülme.” İşte böyle başlıyor hikayem. Sonrasında aklımda kalan, hafızamda yer eden, anılarıma konu olan çoğu şey içinde hep futbol topunu barındırıyor. Çoğu çocuk gibi sokak aralarında başlayan, Adapazarı’ndaki mahalle maçlarından bol bol kesitler barındıran bir hikaye. Tabii bu hikayenin de öne çıkan heyecanlı anları var, bunlardan birkaçını burada paylaşabilirim. Yaşım daha altı-yediyken, babamla birlikte Sakaryaspor’da oynayan Tuncay abiyle (Şanlı) antrenman sonraları top oynadığımız anları hatırlıyorum mesela. Aradan 10 yıl geçtikten sonra onunla aynı takımda birlikte oynama şansı yakaladığımı da ekleyeyim. Bursaspor’un 2003-04 sezonu sonunda küme düştüğü gün hafızamda. Ligin son haftasında Bursaspor, Samsunspor’la oynuyordu ve maç Sakarya’daydı. Babamla birlikte tribündeydik o gün. Maçı Bursaspor kazandı ancak diğer maçların sonuçlarına göre yine küme düşüyordu. Ortalık karışacak diye stattan erkenden çıkmıştık ama yine de o gün biber gazıyla tanışmak zorunda kalmıştım! Olan bitenin çok da farkında değildim ama tuttuğum takımın tarihindeki kara günlerden birine şahit olmuştum. Tıpkı yıllar sonra en güzel gününe şahit olduğum gibi… Bursa yıllarına geleyim… O kadar çok şey sığdırdım ki bu şehre, sadece profesyonel olarak geçirdiğim iki yılda bile bundan sonraki hayatımı etkileyecek sayısız olay vardı. Tabii bunların birçoğu buz dağının görünmeyen tarafında kaldı, öyle de kalsınlar… Çocukluğumu Bursa’da geçirdim, hayatımın en güzel yılları. Her öğrendiğim şeyin yeni, her yaşadığım şeyin ilk olduğu yıllar. Ayrılırken de beni en çok zorlayan bu yaşanmışlıklar oldu aslında. Bu sebeple fazla girmeyeyim Bursa dolaylarına, anlatmaya başlasam dergi içinde bir yazıdan ziyade küçük çaplı bir kitap oluşturabilirim herhalde! Öğrendiğim her şeyi bu şehrin sokaklarında öğrendim, güzel arkadaşlıklar biriktirdim, dostlar edindim. Bursa’da yaşamayı hep sevdim ve hep bu şehrin çocuğu olmaktan gurur duyacağım… MANCHESTER CITY GÜNLERİ Bursaspor’da hayatımın en güzel günlerini geçirdim ama o dönemi zaten yakından takip ettiniz. O yüzden hemen en çok merak edilen döneme geçeyim. İlk günler tahmin edebileceğiniz gibi benim için zor geçti. Özellikle ilk bir hafta her anlamda çok büyük afallamalar yaşadım diyebilirim. Daha City’deki ikinci günümde antrenmana geç kaldım. Tabii bu olay benim dışımda gelişti. Kulüpte benimle ilgilenen kişinin antrenman saatini yanlış anlaması sebebiyle gerçekleşen bir gecikmeydi ama olsun! Türkiye’de kamp dönemlerinde ilk hafta genellikle adapte olma, testler şeklinde hafif geçer fakat burada hiç beklediğim gibi olmadı. İlk antrenmanda tempo o kadar yoğundu ki bir ara ciddi ciddi kusacağımı düşündüm. Alışma dönemi bittikten sonra antrenman temposuna yavaş yavaş adapte oldum ve hem fiziksel, hem de mental olarak daha rahat davranmaya başladım. Hikayenin bundan sonrası benim için harika geçti diyebilirim. Tabii bu konuda takım arkadaşlarınızın çok büyük rolü oluyor. Hiç kimsede kompleks yok, saygısızlık yok; genç oyuncu-eski oyuncu ayrımı diye bir şey zaten yok. Çok kısa süre içinde onlardan biri olduğunuzu hissediyorsunuz. Bunu soyunma odasında, sahada, yemekte, otoparkta, mümkün olan her yerde hissettiriyorlar. Takımlarda genelde herkesin bir lakabı olur ve bu o takıma özeldir, sizi o gruba ait hissettirir. Buradan hareketle City’de adımı söyleyen hiç kimse yoktu diyebilirim. Joe Hart başta olmak üzere bazı futbolcular beni “Zlatan” diye çağırıyorlardı. Televizyon ekibi işin görselliğine dikkat ettiği için olsa gerek hep “Johnny Depp” dediler. Bu lakaplar sempatik olduğundan burada gönül rahatlığıyla paylaşabilirim ama aramızda kalması gereken bazı lakaplar da var, onlar öyle kalsın! Saha içinde yaşadıklarımı da kısaca paylaşmakta fayda var. En baştan itibaren farklı bir seviyede olduğunu belli eden City organizasyonunun bünyesindeki futbolcular çok rahat. Bu durum, takımın kaptanında geçerli olduğu gibi 17 yaşındaki genç oyuncu için de geçerli. Burada alt yaş gruplarındaki yetiştirilme çok önemli. Önceki senelerde çalıştığım bir hocamız “Genç oyuncunun top kaybetme lüksü yok!” diye bağırırdı; burada ise kaybedilen her toptan sonra herkes birbirini motive ediyor. Genç oyunculardan tek istedikleri çaba göstermeleri. Bu kadar basit ve net! Bu arada, yapılan hatadan sonra gelen motive edici söylemler, yapılan en ufak iyi hareketten sonra yerini alkışlara ve övgülere bırakıyor. Her yönüyle sizi mental olarak ileriye taşımayı amaçlıyorlar yani. Örneğin; Kaptan Kompany karşısında bir topa çok sert bir tekme sallayarak girebiliyorsun ve o sadece işini yapıyor, sana dönüp bakmıyor bile. Antrenmanın geri kalan kısmında arkanda birisi dolaşıyor mu diye sürekli tetikte olmana gerek yok! Yine burada takıma henüz bir-iki hafta önce katılan genç bir oyuncu tartışmalı bir pozisyonda takımın gedikli oyuncularından herhangi birisine karşı “Top sizden çıktı” diyebiliyor. Bunun imkansız olduğu çok fazla yer var, bana inanın! Antrenmanlardan önce soyunma odasında mutlaka güzel bir müzik çalıyor, keyifli bir ortam yakalanıyor ve her antrenman sonuna kadar dişe diş geçiyor. Yukarıda da belirttiğim gibi; dikkat çeken en önemli şey, her yaş grubundaki oyuncuların rahatlığı. Sahaya çıktıklarında işlerini çok ciddi şekilde yapmaları ve izin günlerinde gerektiği gibi eğlenmesini de biliyor olmaları. Türkiye’de inanılmaz baskı var ancak herhangi bir düzen yok. Burada ise hiçbir baskı yok ve inanılmaz bir düzen var! Hikayenin City kısmını toparlamak gerekiyor artık… Bursa’dan Manchester’a, oradan takımla kamp için Melbourne’e, sonrasında Vietnam’a geçtik ve artık kamp döneminin sonuna gelmiş olduk. Bu satırları 15 saatlik Vietnam-Manchester uçuşunun son demlerinde yazıyorum. Belki bu esnada Genk’in üzerinden de geçiyor olabiliriz. İlk Manchester tecrübem burada noktalanıyor artık. Benim için çok güzel ve önemli bir tecrübe oldu. Hayallerimin peşinden gittim ve burada yapabileceklerimin farkına vardım. Şimdi bunları zorlamaya devam edeceğim. Hikayenin bir sonraki durağı Genk olacak ve bundan sonraki satırları da orada yazacağım. Bakalım Belçika bu hikayede nasıl tatlar bırakacak… GENK GÜNLERİ Manchester’a indikten sonraki ilk düşüncem, uzun yollarda geçen günlerin artık bitmiş olmasıydı. Ertesi gün uçakla 1 saatlik mesafedeki Genk’e hareket edeceğiz. Uzakdoğu turunu düşününce antrenmandan eve gitmek gibi geliyor bu yolculuk! Batur abiyle (Altıparmak) birlikte havaalanındayız. Bizi Genk’e götürecek uçağı beklerken Batur abinin aklına pasaportuma bakmak geliyor ve hoş olmayan bir talihsizlikle karşılaşıyoruz; vizem bitmiş! Bu şoku hemen atlatıp hızlıca İstanbul uçağına biletlerimizi alıyoruz ve sabaha karşı İstanbul’dayız. Genk yetkililerinin de yardımıyla hızlıca vize işlemlerini hallederek aynı günün akşamı Belçika’ya uçuyoruz ve hikayede yeni bir sayfanın ilk satırları yazılmış oluyor. Genk… Küçük bir şehir burası; şehrin merkezi yürüyerek 5 dakikada bitiyor! Belçika’nın genelinde olduğu gibi tarihi motifler burada da oldukça fazla. Şehir, çok şey arayan bir insan için eleştiriye fazlasıyla açık ama sakinliği seven bir insan için inanılmaz güzel bir yer. Gerek şehirde, gerekse kulüpte baskı ve stres Türkiye ile kesinlikle karşılaştırılamaz. Bu satırları kulüpteki üçüncü maçımın ardından yazıyorum ve sadece son maçta biraz stres gözlemledim. Bunun da sebebi, maçın derbi niteliği taşımasıydı. Hafta boyunca antrenman tesislerinde “There is only one game you must win” (Kazanmak zorunda olduğunuz bir tek maç var) pankartına bakarak bu maça hazırlandık. Bu arada bahsini ettiğim stres de Türkiye’deki normal bir lig maçının stres seviyesine anca ulaşabilmiştir sanırım. Maalesef maçı kaybettik ama maçtan sonra taraftarlar tarafından tribüne çağrılıp teselli edildik. Genk’in harika bir taraftar grubu var, iç sahada olduğu kadar deplasmanda da bizi yalnız bırakmıyorlar. Biraz da saha içinden bahsedeyim… Öncelikli hedefim, oyun sistemine adapte olmaktı ve bunu büyük ölçüde gerçekleştirdim diyebilirim. Geçen sezon üzerimde oluşan baskı ve bunun sonucunda ortaya çıkan stresi resmi maçlarda sahaya çıktıktan sonra attım. Kendimi saha içinde çok iyi hissediyorum. Daha da önemlisi huzurluyum. Belçika Ligi zor ve tempolu bir lig. Belki bizdeki kadar kaliteli futbolcu yok ama atletik ve kuvvetli oyuncular var. Her takım belli bir şablon ve sistem üzerine kurulu, gelişigüzel oyun oynayan takım bulunmuyor ve bu da özellikle deplasman maçlarını daha da zorlu hale getiriyor. Nitekim lige de bu sebeple futbol otoriteleri “Gelişim Ligi” adını veriyor. Buradaki sosyal yaşantımla ilgili de birkaç satır paylaşayım. İlk günlerim antrenman-yemek-uyku şeklinde geçti diyebilirim. Yorucu kamp dönemi sonrası yeni bir ülkeye adapte olmadan önce biraz zihnen sakinleşmem gerekiyordu. Bu süreçte şehrin sakinliğinin katkısının büyük olduğunu bir kez daha belirteyim. Akşamlarımı kitap okuyarak ve takip ettiğim dizileri ya da filmleri izleyerek geçirdim. Genk’in hemen yakınındaki Brugge kentinde geçen “In Bruges” filmini de bu süreçte seyretme şansı buldum. Keşke bu şaheseri daha önceden izleyebilseydim dedim ama sanırım bulunduğum coğrafya itibarıyla en ideal zamanda izledim. Şehrin genelinde çok Türk var. Ne zaman dışarı çıksam mutlaka sağdan soldan Türkçe konuşmalar duyuyorum. Ülke insanımızın sıcakkanlılığı burada da aynen geçerli; bana her konuda yardımcı olmaya çalışıyorlar. Böyle olunca yabancılık hissetmiyorum tabii. Şu an için otelde kalıyor olmam en büyük sıkıntı diyebilirim ancak siz bu satırları okurken büyük ihtimalle evim de hazırlanmış olacak ve geriye yapmam gereken tek bir şey kalacak; saha içinde iyi bir performans göstermek ve atacağım güzel gollerle sizlere selamlarımı iletmek… --- alıntı ---
    25. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      nac breda'da ilk maçında golünü atmış.
    26. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      sempatik futbolcu.
    27. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      çok şey bekliyoruz bu çocuktan. nac breda da ilk golünü atmış.
    28. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      nac bredaya gönderene kadar bursaya geri kiralasalar daha iyi olurdu sanki
    29. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      üzerinde paranın konuşup kendisinin harcanıcak sıradan farksız biri olucak olması
    30. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      santrafor ve ne hikmetse stoper kıtlığı çeken milli takımımızda görmek istediğim genç yetenek. ozan tufan kazmasına dünya kadar şans verildiği bir dünyada bu kadar gözden uzak olması beni rahatsız ediyor.
    31. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      geçtiğimiz sezon nac breda formasıyla 14 maçta 9 gol 2 asisti var. kiralıktan geri döndü , manchester city u21 takımında yer alıyor şuanlık. inşallah daha iyi işler yapabileceği bir takıma transfer olur.
    32. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      milli takımdaki golcü eksikliğini ilerde bir nebze karşılayacağını düşündüğüm futbolcu. emre mor, salih uçan, alper potuk gibi isimlerle dolu bir milli takımda çok iş yapacağını düşünüyorum. potansiyeli yüksek bir futbolcu. idolünün zlatan olduğunu söylemişti. ayrıca isminden dolayı kendisini bir ayrı severim.
      0fatih terim oldukça milli takımdan bir sik olmaz :d - eaglegodz 13.07.2016 21:56:15 |#3335075
      0%100 haklısın. ilk onun gitmesi lazım. - finito 13.07.2016 22:03:49 |#2713779
      0%100 haklısın. ilk onun gitmesi lazım. - finito 13.07.2016 22:03:50 |#3343678
    33. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      twente'ye kiralanmış. yolu açık olsun.
    34. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      twente'de an itibariyle groningen - twente maçında 40 dakikada hattrick yaptı. bütün stat ünal ünal diye bağırıyor. harikasın çocuk.
    35. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      16 dakikada üç gol helal olsun valla sonunda adam gibi bir forvetimiz olacak galiba
    36. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      16 dakikada attığı 3 golün ibrahimoviçin gollerine benzemesi.. 2. golü tekrar tekrar izliyorum ibrahimoviçi gördüm sanki orada!
    37. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bugün attığı üç golü dünyada sadece zlatan ibrahimovic atardı. öyle goller attı. 16 dk'da hem de. maşallah.
      0idolü zaten ibrahimovic. - chromeo 21.08.2016 16:43:10 |#2759158
    38. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      adam gibi adam enes ünal
    39. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ünal bey ne yapıyorsunuz? o goller nedir? sizin yaşınızdaki "çocuklar" çarşıda çay taşıyor.........
    40. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      enes var enes gibi.
    41. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      forvet özlemiyle yanıp tutuşan türk futbolunun gümbür gümbür gelen oyuncusudur. yapma çocuğum yapma evladım o goller ne öyle.
    42. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      (#809714) tekrardan yolun açık olsun kardeşim.
    43. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      son antremanda kasığından sakatlanıp 5 eylül 2016 hırvatistan türkiye maçı kadrosundan çıkarılmış.
    44. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      yine ilk yarına 2 gol atmış yetenekli forvetimiz. 1. gol frikikten kafa golü bu da
    45. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      hiç unutmam bursaspor'un maçı vardı galatasaray ile,gol atmıştı ve attığı gol ile galatasaray'a gol atan en genç futbolcu olmuştu,sanırım karadeniz'den almıştı hatta. benimle yaşıt kendisi. o zamanlar twitterinde yazdıkları gündem olmuştu. okula geç kalmış. arkadaşına geliyom yok yazdırma diye mention atmış. gülmüştüm. yurtdışında bizi temsil ediyor,başarısı daim olsun.
    46. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ortaokulda bi arkadaşım hastaydı buna bursasporun alt yapısındayken kız hala hasta. işi biliyo dkxjdndm
    47. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      karagümrük - bursaspor ziraat maçında bizzat gördüm. ondan önce de milli takımın alt yaşlarında yaptıklarını biliyordum. neyse, kg-bursa maçında bi dua ettim. dedim "allah'ım bu çocuk inşallah fenere gelir" gelmedi. akıllı çocuk yurt dışına gitti. üstelit öyle böyle bi takımada gitmedi yani. manchester city'e gitti. bize de gele gele ozan geldi :)) pep guardiola, inşallah bu çocuğu iyi değerlendirir önümüzdeki yıllarda. ( bari bu duam tutsun.) :))
    48. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
    49. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bizim çocuk yine attı dakika 54. utrecht 1-1 twente 4 maç 5 gol 1 asist,yeni ibra yetişiyor
    /